Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 18 yıl önce Güney Amerika’ya yaptığı, iki haftalık resmi ziyaretin dönüş yolunda ölümden döndü. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, eşi Nazmiye hanım ve beraberindeki 180 yolcuyu taşıyan Dalaman uçağı kalkıştan yarım saat sonra türbulansa girdi. Saatte 900 km hızla uçarken bir anda sağa sola savrulan ve irtifa kaybeden uçakta yaşanan korku ve paniği, O dönem Milliyet Gazetesinde görev yapan foto muhabiri Burhan Eliş, çektiği karelerle ölümsüzleştirdi. Tanık olduğu dehşet anını gazeteciliğin verdiği refleksle 36 mm’ye hapseden Burhan Eliş'in fotoğrafları Milliyet Gazetesi’nin 15 Nisan 1995 sayısında “İşte Dehşet Anı” başlığıyla manşete taşındı, dehşet anı, “Baba yerde… Herkes çığlığı basıyor… Burhan da deklanşöre…” spotuyla okurlara sunuldu.
Havada yaşanan kabus dolu dakikaları bugün Star Gazetesi’nde mesleğini sürdüren Foto Muhabiri Burhan Eliş tüm detaylarıyla dergimizle paylaştı.
İŞTE DEHŞET ANI...
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 1995 yılı nisan ayında
Güney Amerika ülkeleri Arjantin, Şili ve Brezilya’ya yapacağı 15 günlük resmi
ziyaret, daha başlamadan medyada polemiklere yol açmış, gezinin gereksiz olduğu
yönünde yayınlar başlamıştı.
O dönem çalıştığım Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Ufuk Güldemir, seyahatin başlamasına 3
gün kala telefonla arayarak seyahate benim katılmamı istemişti. Vize vb
işlemlerin yetişemeyeceğini söylememe rağmen, “ben anlamam işlerini hallet,
seyahate sen gideceksin” diyerek telefonu kapatmıştı. Resmi işlemleri ve vize
başvurularını 2 günde bitirerek seyahat kadrosuna dahil olmuştum. Seyahate
katılan 180 kişi ile birlikte Esenboğa’dan havalanmış İspanya’ya doğru
uçuyorduk.
Gezinin ilk durağı Arjantin’e gitmeden önce, İspanya’nın
Kanarya Adalarında bir gece konaklamış, ertesi gün, okyanusu geçmek için
erkenden havalanmış, yaklaşık 8 saat süren okyanus uçuşundan sonra Arjantin’in
Başkenti Buenos Aires’e varmıştık. Ardından Şili’nin Başkenti Santiago, sonra
son durak Brezilya’nın Başkenti Brasilia.
Havada Dehşet
Resmi temas ve görüşmelerden sonra seyahat bitmiş dönüş
hazırlıklarına başlamıştık.13 nisan Perşembe günü Brasilia Türk
Büyükelçiliğinde uçuş saatini beklerken, uçağa yiyecek içecek yükleyen
aracın, uçağın bagaj kapağına çarpması
sonucu uçağın uçuşu iptal olmuştu. Türkiye’den yeni bir uçak bekliyorduk. Bu da
nereden baksan 14 saat demekti. Otellerden çıkış işlemleri yapıldığı için
otellere geri dönmemiz mümkün değildi. Tek çare Büyükelçilikte beklemekti.
Ancak 180 kişiyi yedirmek doyurmak elçiliğin imkanlarını hayli aşıyordu. Kısa
sürede kaynaklar tükendi, elçilik görevlileri canla başla talepleri karşılamaya
çalışıyorlardı. Ancak yetişmek ne mümkün… yiyecek içecek bitti, uykusu gelenler
elçiliğin koltuklarında uykuya dalmış….
Saatler süren gergin bekleyişten sonra, iyi haberi alıyoruz,
Türkiye’den beklenen Dalaman uçağı alana inmiş bizi bekliyordu. Otobüs, pasaport
kontrol derken Dalaman uçağındayız, bir an önce havalanmak istiyoruz, kapılar
kapanıyor kemerler bağlanıyor, koltuklar dik duruma getiriliyor ve uçağın
tekerlekleri yerden kesiliyor. Havadayız, herkes mutlu, yüzler gülüyor, vatana
dönüyoruz çünkü.
Uçuş sorunsuz devam ediyor ilk yarım saat dolmak üzere, ama
daha önümüzde 17 saat var. Derken Cumhurbaşkanı Demirel uçağın ön tarafında
görünüyor. Demirel her uçuşta yaptığı
gibi yolcularla tek tek tokalaşıyor hal
hatır soruyor. Ayaktayım, yanımda rahmetli Ahsen Çetine (dönemin Türkiye
Gazetesi Cumhurbaşkanlığı muhabiri)
fotoğraf makinem boynumda bana doğru yaklaşan Cumhurbaşkanı Demirel’i
bekliyorum bir yandan da fotoğraf çekiyorum.
Cumhurbaşkanı Demirel
elini uzatıyor, tokalaşmak için
elimi uzatıyorum, büyük bir patlama ve sarsıntı ile savruluyorum, düşmemek için
koltuğa sarılıyorum. Cumhurbaşkanı Demirel’i önce uçağın tavanında görüyorum sonra
yerde. Tek amacım Cumhurbaşkanı Demirel’in her anın fotoğrafını çekmek, sol
kolumla koltuğa sıkı sıkı yapıştım, sağ elimle fotoğraf çekmeye çalışıyorum,
ama aşağı yukarı ve yanlara doğru sarsıntı yüzünden vizörden Demirel’i görmekte
zornalıyorum. Yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalışıyorum. İnsanlar fotoğraf çekmeme kızıyorlar,
“hepimiz öleceğiz sen fotoğraf derdindesin diye bana bağırıyorlar, üstelikte
fotoğraf çekmeme tepki verenlerin çoğu gazete yöneticisi. Uçak büyük gürültüyle sağa sola yatıyor gövde
çatırdıyor, kabin bagajları açılmış dökülüyor, servis yapan hosteslerin
tabakları bardakları kırılıyor, ağlamalar, bağırmalar, çığlıklar birbirine
karışmış, sakin olmaya çalışanlar Kelime-i şahadet getiriyor. Uçağın
penceresinden kanatların aşağı yukarı sarsıldığını görebiliyorum. Sakin kalıp
fotoğraf çekmeye çalışıyorum. Çekiyorum
da. Nitekim Cumhurbaşkanı Demirel, her şey yoluna girdikten sonra, bana
dönerek, “artık fotoğrafta çektin allı güllü yazarsın” diyerek espri
yapıyor. Kafasını tavana vurduktan sonra
yerde oturarak tehlikenin geçmesini bekleyen Cumhurbaşkanı Demirel’in aklına
ilk eşi Nazmiye hanım geliyor, korumalarına, “Nazmiye’ye bakın” diye talimat
veriyor, korumalardan biri emekleyerek Nazmiye hanımın yanına gidiyor, sonra
geri gelerek Cumhurbaşkanı’na rapor veriyor, “iyiymiş efendim o da sizi merak
ediyor”
Ne Oldu?
Demirel ve 180 kişiyi Brezilya’dan getiren Dalaman uçağı türbülansa girdi ve 20 saniyede
300 metre irtifa kaybetti. Kontrolü sağlayan pilot çok irtifa kaybettik diye
hızla yükselmeye başladı. Uçak 15 saniye sonra büyük bir gürültü ve sarsıntıyla
sağa yattı . Bu düşüş daha sarsıntılı ve büyüktü, uçak 10 saniyede 700 metre
irtifa kaybetti. İlk sarsıntı ve düşüşte sakin kalmaya çalışan Demirel’in
ikinci düşüşte hiç konuşmaması korku ve heyecanını yüzüne yansıtıyordu. Dalaman
uçağı dikine burgaçlı hava hareketi anlamına gelen türbülans bölgesinin
kenarından geçmişti. Uçağın kaptan pilotu Ata Özerden’in dediği gibi, ‘türbülans bölgesinin kenarından
geçtik, eğer içine girseydik betona çarpmış gibi olurduk, böyle bir durumda ya
kanadınız kopar ya gövde çatlar, ya da motor bozulur kurtuluşunuz yoktur”
Kurtuluş ve Eve Dönüş
Korumalar yerde oturan Demirel’e kafasını koltuklara
çarpmasın diye sıkı sıkı sarılmış uçağın sarsıntılarının geçmesini bekliyorlar.
Büyük patlamalar ve çatırdamalar yerini yerini hafif sarsıntılara bırakıyor,
çığlıklar kesiliyor, hostesler kırılan dökülenleri toplamaya başlıyorlar,
Demirel hemen yanımdaki koltuğa oturuyor, ayakta koltuğa sarılmış bekliyorum, şoktayım, fotoğraf çektim ama, acaba ne
çektim bilmiyorum, o kargaşada can pazarında fotoğraf çektiğimi gören Demirel,
bana dönüyor, “fotoğrafta çektiniz artık allı güllü yazarsınız” diyor, gülümsüyorum. Uçuş normale dönüyor, yüzler
mutlu gülümsüyor, ölmedik yaşıyoruz mutluluğu. Arkadaşlarım yanıma geliyor
fotoğraf çekip çekmediğimi soruyor, çektim diyorum ama emin değilim, sonra
filmin başına bir iş gelmesin diye makinadan çıkarıp cebime koyuyorum, malum
gazetecilik numarası çekemediysen çektirme. Ama daha önümüzde 16 saatlik bir
uçuş var. Okyanusu geçtikten sonra Cumhurbaşkanı Demirel’in talimatıyla Kanarya
Adalarına inip bir saat dışarı çıkıp stres atıyoruz. Normalde direk Ankara’ya
uçulacaktı. Sonra tekrar uçak ve sabah saat 10 sıralarında Esenboğa Havalimanına
iniyoruz. Kaza haberi üzerine Esenboğa hıncahınç dolmuş kurbanlar kesiliyor.
Filmi banyoya veriyorum, yaklaşık yarım saat süren
bekleyişten sonra, film önümde ve çekmişim işte, bütün korku heyecan yorgunluk
bir anda bitiyor…
Derken telefon çalıyor, arayan Milliyet fotoğraf sorumlusu
rahmetli Yalçın Çınar abi, selam sabahtan sonra, Genel Yayın Yönetmeni Ufuk
Güldemir’in hemen İstanbul’a gelmemi istediğini söylüyor, Yeniden uçağa binmeyi
göze alamıyorum, ama sonuçta çağıran Yayın Yönetmeni. Öğlen uçağı ile
İstanbul’a gidiyorum, elimde manşetin fotoğrafları, Ufuk bey sıcak bir şekilde
karşılayıp teşekkür ediyor, “iyi ki seni göndermişim” diyor. Filmleri
veriyorum, notları yazıyorum, sayfalar yapılıyor. Manşet, “İŞTE DEHŞET ANI”…
Burhan Eliş Kimdir?
Foto Muhabiri Burhan Eliş, 1966 yılında Kars’ın Selim ilçesi
Yolgeçmez Köyü’nde dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini Kars’ın Sarıkamış
İlçesi’nde tamamladı. 1988 yılında Hacettepe Üniversitesi Alman Dili ve
Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Gazeteciliğe 1990 yılında Milliyet
Gazetesi’nde başladı. 1999 yılında Star Gazetesi’ne transfer oldu. Halen Star
Gazetesi Ankara Temsilciliği’nde mesleğini sürdüren Eliş, evli ve Göksu, Tuna,
Nehir isimli üç kız çocuğu babası.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder