11 Temmuz 2013 Perşembe

MISIR'DA DARBE VE SONRASI


Mısır'da seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı olma özelliğini taşıyan Muhammed Mursi, göreve başladığı andan bir yıl sonra Mısır ordusu tarafından gerçekleştirilen askeri müdahale ile düşürüldü. Askeri yönetimin ilk işi Mısır devlet televizyonu önüne tel örgüler ile barikat kurarak tankları yerleştirmek oldu. Kamuoyuna devlet televizyonu üzerinden propaganda yapma imkanı bu şekilde ellerine geçti.

5 Temmuz gecesi Tahrir Meydanı'nda toplanan ordu yanlısı Mısırlılar ile devrik cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yanlıları 6 ekim köprüsü üzerinde birbirlerini baskı altına alarak gövde gösterisi yapmak istediler. Askeri araçlar ve tanklar 6 ekim köprüsü üzerinde her iki karşıt unsurlar arasında konuşlandılar. Tahrir tarafında kaldırım taşları sökülüyor ve biraz sonra yaşanacak çatışmalar için yığınaklar oluşturuluyordu.
Askerin ince bir çizgi ile ayırlığı köprü, gecenin ilerleyen saatlerinde, iki grubun kontrolden çıkmasına paralel olarak ciddi bir çatışmaya tanık olacaktı. O gece yaşanan çatışma sonucu her iki taraftan da 17 insan hayatını kaybetti onlarcası da yaralandı.
Süreç Mısır'ın ciddi bir biçimde kutuplaşmaya doğru sürüklenmesini sağladı. General Sisi yanlısı ordu destekçileri kendilerine Tahrir Meydanı'nı seçmişken, Mursi yanlıları ise, Müslüman Kardeşler öncülüğünde Rabiat'Ül Adeviyye Meydanı'nda gösteriler düzenlemeye başladı. Tahrir grubu ordu müdahalesini coşkuyla kutlarken, Al Adeviyye'deki kalabalık ise demokratik olmayan bir müdahaleyi şiddetle protesto ediyordu.
Tarih 8 Temmuz 2013'ü gösterdiğinde Mursi yanlıları, devrik liderlerinin gözaltında tutulduğunu düşündükleri Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı önünde toplanmaya başladılar. Ordunun kalabalık gruba karşı önlemi gecikmedi. Topluluğa dağılmaları konusunda anons yapan askerler, göstericilere önce uyarı anonsları ve göz yaşartıcı bomba ile müdahale etti. Sabah namazı esnasında iyiden iyiye gerilen atmosfer ordu güçlerinin Al Mustafa Camii'nde dışarı taşan ve sabah namazı kılan gruba ateş açmasıyla doruğa ulaştı. Keskin nişancıların eylemciler üzerine açtığı ateş sonucu Mısır resmi kaynaklarına göre 30, resmi olmayan verilere göre ise 53 kişi hayatını kaybetti, 80'i ağır olmak üzere 500'ün üzerinde insan yaralandı.
İlerleyen saatlerde Al Adeviyye Meydanı'na çıkan cadde ve sokaklar üzerinde yaralılar tedavi edilmeye çalışılıyordu. Durumu ağır olanlar ise hastanelere sevk edilmişti. Meydanda yer alan Rabiat'Ül Adeviyye Camii adeta bir sahra hastanesine dönüştürülmüştü. Bir yandan yaralıların tedavileri sürerken diğer yandan yaralı yakınları kutsal kitapları Kur'an-ı Kerim okuyar bir yandan da dualar ediyordu.

Toplum Mısır'ın geleceği konusunda endişeli bekleyişini sürdürürken, liderlerinin derhal görevine iade edilmesi ya da en kısa zamanda bir erken seçim talebi ordu kanadında itibar görmedi.
Mısır halkı içerisinde bir yıl önce Tahrir Meydanı'nda Hüsnü Mübarek aleyhine gösterilere katılan bir çok insan yine aynı meydanda bu sefer Mursi yönetiminin ordu tarafından devrilmesini coşkuyla kutluyordu. Ordu destekçileri Mursi'yi bir yıl boyunca görevde kalmasına rağmen verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmemekle ve Mısır halkının giderek yoksullaşmasına neden olmakla suçluyorlardı.

Hastaneye dönüştürülen camiye süreki tıbbi ve insani yardımlar getiriliyor buradan ihtiyaç anında kullanılmak üzere sevkiyatlar yapılıyordu.



Camide yaralılara müdahale eden hekimler de hijyenik olmayan bu ortamda oldukça bitkin ve çaresiz bir halde dalıp dalıp uzaklara gidiyorlardı.




Ellinin üzerinde insanın sabah namazı sırasında öldürülmesi Mursi yanlılarını oldukça öfkelendirmişti. Halk askerlerin kullandığı gaz bombası fişekleri ile ateşli silahlardan çıkan diğer mermi kovanlarını toplayıp ulusal ya da uluslararası basına gösteriyorlardı.
Neredeyse bir iç savaş atmosferine doğru sürüklenen ülke Ortadoğu ve Afrika'nın 21.yy daki kaderini gittikçe derinlerde yaşamaya başladı. Adı yoksulluk olan bu kötü kader, insanların asgari yaşamlarını daha da asgari düzeye çekmelerine neden olacaktı. Gelir adaletsizliğinin insanoğlunu jilet kadar keskin bir çizgiyle ayırdığı bu topraklarda, islamın eşit birey anlayışı sadece kastlar arası eşitlikte mümkündü. Evet yoksullar yoksullarla eşit, zenginler ise zenginlerle eşitti. Eşit olan zalimlerle eşit olan mazlumlar...
Ortalama bir çalışanın aylık 1200-1300 Mısır paundu (140-150dolar) kazandığını ifade etmek sanıyorum bu keskin çizgiyi daha net gözler önüne serecektir. Bir akşam yemeğinde eşinizle ya da bir arkadaşınızla ödediğiniz hesap bedeliyle insanlar bir ay boyunca yaşamlarını idame ettirmek zorunda.


Açılan ateş sonucu trafik ışığının yer aldığı metal direğin delindiğini işaret eden bu eylemci, mermi çekirdeğinin insan bedenini nasıl parçaladığını susasak ve sadece göstererek anlatıyor.
Saldırı sonucu öldürülen insanların canlarını teslim ettiği noktalar taşlar ile örülmüş durumda.
45-48 derece arasında değişen sıcaklık taşla çevrilmiş kan pıhtılarının kokusunu en ağır biçimiyle bize hissettiriyordu. Sağ taraftaki barikat duvar üzerinde oturan protestocular hemen aşağılarında yer alan şehitlerinin taşla çevrilmiş hatıralarına baktıkça fotoğraf karesinin sol tarafında bulunan Mısırlı askerlere karşı kendilerini daha dirençli hissediyorlardı. Bu direnç zamanla içten içe yanan bir kine dönüşüyordu.



Ve Ramazan ayı geldi. Suudi Arabistan ile birlikte Mısır Türkiye'den bir gün sonra oruç tutmaya başladılar. Nedeni ise Mekke'de ayın hilal biçiminde görünmemesi şeklinde ifade edildi. Hicri takvime göre o gün ayın hilal halini alması gerekiyormuş. Ramazanın gelişi Al Adeviyye Meydanı'nda büyük bir coşkuyla kutlandı ve Ramazan arefesi ilk teravih namazı yüzbinlerce insanın katılımıyla kılındı. Mahşeri bir kalabalık iki gün öldürülen 53 insanın acısını içerlerine atmış ve kutsal ayın gelişinin coşkusuna kendierini kaptırmışlardı.
Harem-selamlık düzenle meydanda saf tutan yüzbinlerce insan inançlarının gereği olan namaz ibadetini hep birlikte ifa ettiler.


Rabiat'Ul Adeviyye Meydanı hınca hınç dolmuştu. Yüksek bir platformun üzerine tırmanıp bu anı kaydetmek istedim. Fotoğraf karesinde gördüğünüz görüntüyü aynı zamanda video ile de 360 derece dönerek kaydettim. Oldukça büyük bir formatta olduğu icin burada paylaşamıyorum. İlerleyen süreçte montaj ve kurgu ile düzenleyip buraya ekleyebilirim. Olağanüstü bir görüntüydü. Meslek hayatım boyunca birçok toplumsal olay ve bir çok dini tören, ritüel izledim ancak bu kalabalık beni çok etkiledi.

Mısır devlet televizyonu önü...
Tanklar ve diğer zırhlı araçlar her an tetikte bekliyor. Gazetecilerin resmi makamlardan akreditasyon kartlarını almalarına karşın görüntülerinin alınmaması konusunda defalarca gazetecileri uyarıyorlar...
Mursi yanlılarının toplandığı Al Adeviyye Meydanı'nda eylemciler kendi kontrol noktalarını oluşturmuş durumda. Ellerindeki asaları ve başlarındaki kaskları kendi yerel savunma birliklerini kurduklarının göstergesi. Bu birliklerin alanda herhangi bir güvenlik sorununa karşı oluşturulduğunun altını çizerek bize anlatıyorlar.

Buraya (Al Adeviyye) kefenimle geldim diyen bir Mursi yanlısı protestocu kararlılığını bu şekilde dile getiriyor.

Al Adeviyye Meydanı



Tahrir Meydanı'na çıkan cadde ve sokakların duvarlarında yer alan yazı ve grafitiler, meydanın ideolojik ve sosyolojik anlamda geçirdiği evrimi de gözler önüne seriyor.
Tahrir Meydanı... General Sisi yanlılarının toplanma alanı. Ordu müdahalesini kutlayan insanlar mesai bitiminden kısa bir süre sonra (yerel saatle 15:00) alana akın ediyorlar.



Tahrir'de gece toplanan kalabalık ellerindeki lazer ışıklarını hem yüksek yerlerden görüntü almak isteyen basın mensuplarına hem de havada güvenlik için devriye uçusu yapan helikoptere tutuyorlar.