16 Eylül 2015 Çarşamba

“AFGAN KIZI” NI GÖREN GÖZ BAŞKENT’TE


National Geographic Dergisi için 1984 yılında Pakistan’da bir mülteci kampında çektiği ve derginin 1985 Haziran sayısına kapak olduktan sonra dünya fotoğraf literatürüne “Afgan Kızı” olarak geçen portrenin sahibi Steve McCurry Ankara’da fotoğraf severler ile bir araya geldi.

Belgesel fotoğrafın ustalarından Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson ekolünün günümüz temsilcilerinden olan Amerikalı fotoğrafçı Steve McCurry, yaklaşık iki saat boyunca Başkentlilerin merak ettikleri sorulara yanıt verdi.


AFGAN KIZI  

Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgali sonrası milyonlarca Afganlı hayatını kaybetmiş, birçoğu sakat kalmış ve savaş koşullarından kaçmaya çalışan Afgan halkı komşu ülkelerdeki mülteci kamplarına sığınmak zorunda kalmıştı. 

McCurry, Pakistan’daki mülteci kampını dolaşırken bir okulda eğitim gören öğrencileri de fotoğraflamak istemişti. Kamptaki derme çatma okulun öğretmeniyle görüştükten sonra fotoğraf çekimi için onay alan McCurry, kız çocuklarını fotoğraflarken bir an Afgan Kızı’nı fark eder. Kızın tedirgin duruşu dikkatinden kaçmaz. Afgan Kızı’nın derin bakışlı yeşil gözleri, oval yüzünde savaş koşullarını ve yaşadığı dramı anlatan kir, üzerinde yıpranmış örtüsü McCurry’i çok etkiler. Sonrasında Afgan Kızı’nın “fotoğrafımı  çekebilirsin” izni, usta foto muhabirinin objektifinin, adını 17 yıl sonra öğreneceği Şarbat Gula’ya yönelmesine neden olur. Yumuşak bir ışıkta birkaç kare fotoğrafını çeker. Sonrasında çalışmalarına devam eder.

Film banyo ediklikten sonra National Geographic fotoğraf ediörü Bill Garrett; “ işte kapak fotoğrafımız bu” der. “Afgan Kızı”…

Fotoğrafın dergiye kapak olmasıyla birlikte gözler Afganistan’da yaşanan drama ve mültecilerin sorunlarına çevrilir. Dünyada oldukça büyük yankı uyandıran fotoğraf, National Geographic Society’nin savaş mağduru Afgan kadın ve kızların eğitimleri için bir fon oluşturmasına neden olur. Toplanan yardımlar mülteci kamplarında yaşam mücadelesi veren kız çocuklarının eğitiminde ve rehabilitasyonunda kullanılır.
Steve McCurry’nin adını dünyaya duyuran ve dünya fotoğraf tarihinin en iyi portre fotoğraflarından biri  olarak değerlendirilen “Afgan Kızı” yıllar sonra yeniden hayat bulacaktır.

Kızın akıbeti hakkında çok sayıda mektup, mesaj ve elektronik posta alan McCurry, Afgan Kızı’nın peşine tekrar düşer. Kimileri hayatını kaybettiğini yazar, kimileri Kanada’da hayatını sürdürdüğünü yayınlar. Ancak bunların hiçbiri McCurry’i ikna etmez. Tekrar Mülteci kampına gitme kararı alır. 

Kampta birçok noktaya Afgan Kızı’nın fotoğrafları dağıtılır. Fotoğrafta yer alan kızı tanıdığını söyleyen bir kişi onu renkli gözlü bir kadına götürür. Steve McCurry kadını ilk gördüğünde “sanırım bu o” diye içinden geçirse de kısa süre sonra aradığı kadının az önce karşılaştığı kadın olmadığına karar verir. Bir süre sonra fotoğraftaki kızın ağabeyi olduğunu iddia eden biri olduğu duyumunu alır. Gidip adamı bulurlar ve 17 yıl önce küçük bir kız çocuğuyken fotoğrafladığı adının Şarbat Gula olduğunu öğrendiği “Afgan Kızı” ile karşılaşır. Afganistan’da yerel kurallara göre bir kadının başka bir erkekle göz göze dahi gelmesi hoş karşılanmadığı için karşılaşma eşi ve ağabeyinin onayıyla olur.
Gula ile ilk kez karşılaştığında “işte o, ta kendisi”diye geçirir içinden McCurry.Sonrasında iki fotoğraf arasındaki bağlantıyı kriminal uzmanları retina taraması yaparak da onaylamıştır. Şarbat Gula minik Afgan Kızı'nın 17 yıl sonraki görünümüdür.
 Aradan yıllar geçmiş, Gula evlenmiş ve üç kız çocuğu olmuştur. O fotoğrafın neden bu kadar etki yarattığına pek de bir anlam verememiştir Şarbat Gula. Hatta McCurry yıllar önce çektiği o küçük kızın fotoğraf baskısını gösterdiğinde Gula biraz utanmıştır. Küçük Afgan mülteci kızın üzerindeki örtünün yırtık olması biraz utanmasına neden olmuştur. Sonrasında McCurry’nin çektiği Şarbat Gula fotoğrafları National Geographic’in Nisan 2002 sayısına “İşte O” başlığıyla yeniden kapak olur.


Üç kız çocuğu annesi olan Gula derginin 2002 Nisan sayısındaki röportajında kendisinin savaş koşullarında eğitimden mahrum kaldığını 13 yaşındaki büyük kızının da eğitim fırsatını kaçırdığını ifade eder. Tek hayali geride kalan iki küçük kızının doğru dürüst bir eğitim almasıdır. İki küçük kızın günümüzdeki akıbetleri ise merak konusudur…

Cer Modern’de dünyanın çeşitli ülkelerinde çektiği fotoğraflardan oluşan sergiyi de açan McCurry, sergiye gelen fotoğraf tutkunlarının yanlarında getirdikleri sanatçının yayın ve fotoğraf baskılarını da imzaladı. Sonrasında ise yaklaşık bin kişinin izlemek için geldiği söyleşiye de katıldı. Sergi 13 Aralık tarihine kadar fotoğraf severlerin ziyaretine açık kalacak.


Steve McCurry 
ABD li foto muhabiri. Yaklaşık iki yıl bir gazetede foto muhabiri olarak görev yaptıktan sonra istifa ederek freelance (serbest) olarak çalışmalarını sürdürür. McCurry bir kuruma bağlı olarak çalıştığı bu kısır iki yılı kayıp zaman olarak değerlendirir. Kuveyt Savaşı, SSCB-Afganistan Savaşı’nı yakından takip etti. Küba, Nepal, Filipinler, Sri Lanka, Brezilya, Güney Afrika, Hindistan gibi birçok ülkede çalışmalar yaptı.Fotoğrafları dünya çapında ün yaptı ve kendisine çok sayıda ödül getirdi. Pirelli’nin klasik hale getirdiği takviminin 2013 yılı fotoğraflarını alışılagelmişin dışında kendi perspektifinde yorumlayarak çekti. Bu konuda birçok olumsuz eleştiriye maruz kalsa da, foto modelleri soymak yerine onları çeşitli kültürel unsurları kullanarak giydirmesi ve dünyanın yaşadığı birçok soruna fotoğraflarında göndermede bulunması bu eleştirileri yersizleştirdi.McCurry Türkiye’ye de birçok kez geldi. Son olarak Kodak firmasının ürettiği son renkli filmi çektiği fotoğraflarla tarihte yer almasını sağladı. Bu filmde çektiği fotoğraflar arasında Ara Güler’in bir portresi de yer aldı.


Usta vizörün fotoğraflarına göz atmak isteyenler için Steve McCurry’nin resmi internet adresi  http://stevemccurry.com/